26 Ocak 2009 Pazartesi

Viyana - 2

Viyana'da gezilecek-görülecek yerlerden teker teker bahsetmek aslında çok zor. Çünkü yürüdüğünüz her sokak, girdiğiniz her bar aslında görülmesi gereken yerler listenizde bulunması gerekiyor. Amma da övdüm he Viyana'yı. (Viyana hükümetine sesleniyorum, burs bağlayın bana.)

Öncelikle Stephansplatz'dan bahsedeyim. Gayet görkemli ve birçok insanın buluşma noktası olarak kullandığı bir katedral. Aziz Stephen'in mezarını barındırır, ayrıca arka tarafında hançerlenen bir yeniçeri askerinin heykeli bulunur. (içim sızladı yemin ediyorum.)

01yeniceri

Avusturya Dükü IV. Rudolf tarafından 1365 yılında inşa edilmiş katedral, Viyana'nın en önemli simgesi haline gelmiş. Ayrıca, burası Viyana başpiskoposunun yaşadığı yer olarak da bilinmektedir. El öpmek, günah çıkarmak, bi hal hatır sormak isterseniz burada bulabilirsiniz kendisini.

Katedralden çıkıp, biraz daha aydınlık bi mekana gitmek isterseniz Mozart'ın evini ziyaret etmek iyi gelecektir. Yol tarif ettirmeyin bana, elinizdeki haritada yazıyordur zaten:)

stephansplatz

Buraları gezdikten sonra bi kahve molası vermek tam yerinde olacaktır. Katedralin civarında Kohlmarkt caddesindeki 200 yıllık pastane "Demel"e uğrayın. Çikolatalı kekinizi söyleyin, bir de yanında portakallı likör.

Siz burada muhabbet ededurun, ben bir sonraki yazıya kadar gezdiğim yerleri düşüneyim.

20 Ocak 2009 Salı

Viyana - 1

Viyana, kısa bir yazıyla anlatılacak şehirlerden değil. Bu yüzden, ilerleyen günlerde de ara ara Viyana'dan dem vuracağım.

Havaalanından şehir merkezine gitmek için sakın taksiye binmeyin. Pahalı olup olmadığını bilmiyorum ama daha kolay ve hızlı bir yol var: Metro. 2 yuroya bilet alıp binin ve gideceğiniz yeri metronun içindeki durak tabelasından takip edin. Zira, çantalarınız ağırsa, orasına karışmam. Hem ne gerek var göç eder gibi çantalar yüklenmeye.

Turist bilgi merkezinde okuduğum bir yazıya göre Avusturya milleti olmayan tek ulusmuş. Yani, Avusturyalı diye biri yok. Orada doğmuş büyümüş insanlar var. Ama aslen ya Almanlar, ya Belçikalı, ya Fransız... Daha uzar gider bu.

Kalacak yer olarak bir çok seçeneğiniz var ; otel, hostel, yurt, sokak:) Size Wombat Hostel'i tavsiye ederim. Birçok otele taş çıkarır bir hizmet sunuyorlar. Merkeze de çok yakın.

wombats_hostels_reception

Yemek yemek hiç sorun değil. Metronun yürüyen merdivenlerinden çıkarken "Urfa Lezzet" restaruantı sizi karşılıyor. O olmadı Şato Restaurant var:) İlla ki yabancı bi' şeyler yemek isterseniz de Philharmonikerstrasse 4'teki Ana Sacher'e gidin ve şinitzel yiyin.

anasacher

Geceleri n'apılııır? Çok şey yapılır. Ama saat 6'dan sonra sokakta birilerini görmek imkansızdır. Ya evdeler, ya barda. Bermuda üçgeni diye adlandırılan bir yer var. Bir çok turistik bar ve gece klubünü burada bulabilirsiniz ama ben size derim ki FLEX'e gidin. Bu kadar güzel bir yere ben daha önce gitmedim. Babylon'u sevenler burada daha fazlasını bulacaktır, eminim. Bir de değişik bir uygulama var: Keyif veren her içecek serbest:)

flex

Offf... Yoruldum ve Viyana'yı özledim. Sonra gezilecek güzel yerlerden devam edeceğim. İyi bakın kendinize.

19 Ocak 2009 Pazartesi

Bratislava

Blogum ilk şehrini tanıtmaya en son ziyaret ettiğim Bratislava'dan başlayacağım. Ve bundan sonra, yazılarıma böyle bir resmiyetle başlamayacağım sevgili seyyahlar ya da seyyah ruhlular.

Çekoslovakya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak ikiye bölündükten sonra Slovakya'nın başkenti olmuş. İşin içinde "bölünme" olması kulağa pek hoş gelmiyor ancak ülke halkına bölünmeden bahsettiğinizde pek beklemediğiniz bir cevapla karşılaşabiliriniz. Aslında iki ülke halkı arasında hiçbir zaman sorun yaşanmadığını, bölünmeye hiç gerek olmadığını, bu ülkeyi ikiye bölenlerin bu ülkeyle hiçbir alakası olmadığını söyleyebilirler. Ve en ilginci şu ki "böl-parçala-yönet sistemini" benimseyen dieğr büyük ülkelerin bu işin içinde parmağı olduğunu söyleyebilirler.

bras

Neyse... Bu konuda daha fazla detaya girmeyeyim. Bratislava şehir merkezi, 2 büyük caddeden oluşmaktadır. Bunun dışında bir şey bulmak imkansızdır. Tabii bu durum, turist olarak gidenler için böyle. Eğer kendinizi zorlu bir yolculuğa hazırlamışsanız, varoşlarına ve köylerine giderek birçok farklılıkla tanışabilirsiniz. Mesela, Vistuk'ta yaşlı bir amca bana o yörenin özel bi koyun peynirinden ikram etmişti. Tonton bi' dedeydi :)

Şehrin turistik kısmını yarım günde gezebilirsiniz. Arkeoloji müzesi, St. Michael saat kulesi, sokaktaki güzel ve ilginç heykeller, Bratislava Kalesi turistik açıdan görülmesi gereken yerler.

Gece hayatında birçok opsiyon var. First Slovak Pub'a giderek geceye başlangıç yapabilirsiniz. Akşam yemeğini yer, birkaç şey içersiniz. Sonra Cafe Del Cubana'da delice latin dansı yapabilirsiniz. Bilmesenizde sorun yok, kimse bilmiyor. Benim tavsiyem, geceyi Papparazi Bar'da tamamlayın. Tabii, hostele dönecek durumda olmanız çok mühim :)