22 Nisan 2009 Çarşamba

Brüksel - 01

Avrupa manyağı biri değilim. Hatta, kendi kültürümü savunmak ve başkalarına anlatabilmek için bi' taraflarımı yırtarım. Ama şu an öldürdüğüm yiğidin hakkını vereceğim; Avrupa sahip olduğu değerlere çok daha fazla önem gösteriyor. Böylece ilerleyen yıllarda kendi kültürlerini tanıtacak daha fazla enstrumanları olacak. Bizim?



Neyse, demogojiyi geçiyorum ve Belçika'daki ilk günümden bahsetmeye başlıyorum:) Şimdiden söyleyeyim, paranızı birazcık tasarruflu harcayın. Burası biraz pahalı.

Brüksel'e Almanya üzerinden trenle geçtik. Geçtiğimiz yılın ilk baharıydı. Hava gayet güzeldi. Al Türkiye iklimini, vur Belçika'a. Ama siz yine de hazırlıklı olun. Sonra beddua etmeyin arkamdan:) Kalın bi2 şeyler alın yanınıza.

Her zamanki gibi, trenden iner inmez hem dinlenmek için, hem de kalacağımız yeri belirlemek için bir kafe bulduk. Sam Amca'nın Yeri gibi bir şey. Giderseniz görmemek gibi bir şansınız yok zaten. İstasyonda fazla seçeneğiniz olmayacak. Hostelimizi belirlerken tek kriterimiz paraydı. Geceliği 33 lira gibi bi paraya denk gelen hostel bulduk. Adı "Sleep Well" :) Gayet güzel, gayet şirin. E, zaten amacımız da eşekler gibi uyumak olmadığı için azami insani şartları sağlıyor olması bizim için yeterliydi. Sitesine girin, her şeyi bulacaksınız; fiyatlar, fotolar vs.

hostelimiz



Hostel Türklerin bulunduğu Saint Josse'ye de yakın bir yer. Diğer ülkelerde olduğu gibi Türklere burada da bir yer gösterilmiş ve Türkler oraya yerleşmiş. Daha doğrusu bastırılmışlar diyelim. Allahım, milliyetçi ruhum kabarmış benim Brüksel'de.

Akşam yemeği nerede yenir: Sokakta! Kesinlikle sokakta yiyin. Orada da büfeler var ve bizim büfelerimizin kalitesine ulaşmışlar:) İstediğiniz eti tercih edebilirsiniz, benim gibi domuz eti yemezseniz, seçebeileceğiniz daha bir ton yiyecek bulabiliryorsunuz. Patates kızartması, kumpirimsi bi şeyler, soğuk sandviçler, sıcak sandviçler....

Peki, akşam n'apılır: Biz daha Almanya'dayken planımızı yapmıştık. 3 gün boyunca 30 DJ'in çalacağı elektronik müzik festivaline katıldık. Gerçekten harikaydı. Canımız sıkılınca çıkıp gezdik, canımız sıkılınca festivale gittik. Ayakta duramayacak hale geldiğimizde de hostelimize döndük. Festival programı akşam sekizde başlıyor, sabah 6'da bitiyor. Her sene 20-22 Mart'ta var bu festival. Plan yapacaksanız buna göre yapmanızı tavsiye ederim. Güzel Sanatlar merkezi dedikleri yerde yapılıyor. (Centre of Fine Arts)

Ulaşım: Çok paranız yoksa bisiklet kiralayın, yoksa bineceğiniz her otobüs için 3-4 lira vermek zorunda kalırsınız. Ben hostele sordum ve merkeze yakın bir yerden bisiklet kiraladım.

Tarihi mekanlardan ve festivalden görüntülerle karşınızda olacağım.

*Dip not: telefonunuz avea ise ve kamu tarifesi kullanıyorsanız, hemen iptal edin ya da belçika hattı alın. çünkü ücretsiz konuşma özelliğiniz yurt dışında geçerli değil:) Aman diyim!

12 Nisan 2009 Pazar

Belçika - Müzik Enstrumanları Müzesi

Bu sefer gittiğim bir yerden bahsetmektense, gittiğim ülkedeki tek bir yerden bahsedeceğim. Yoksa kendimi affetmem:)



Viyana'ya gittiğimde, Belçika'ya geçip Brüksel'e de uğramıştım. Sadece bu müzik enstrumanları müzesini görebilmek için.

MIM: Musical Instruments Museum

Tarihten günümüze, doğudan batıya sürekli gelişme göstermiş müziğin tüm ayrıntılarını burada görmek mümkün. Üç katlı bir hazine. İncelediğiniz her enstrumanda, okuduğunuz her bilgide müziğin neden evrensel olduğunu anlıyorsunuz. Bizim arkadaşların dokunma merakını giderebildiği bazı deneme enstrumanları da mevcuttu.

muzik



Katları gezerken çok güzel neyler görebilirsiniz, bağlamai ud ve tanıdık gelen birçok enstruman görebilirsiniz. Bunların alt bilgilerini okuduğunuz zaman Flamenko gitarın atasının Ud olduğunu çıkarabilrsiniz. Fakat kullanımı kültürel yapıya ve ritme göre değişmiş ve son halini almış.

muzik02



Bence müzikle ilgilenen herkesin ölmeden önce görmesi gerekn yerler listesine alması gereken bir yer burası. Gidin, görün.

İnsanoğlu Şaman ayinlerinden bugüne, kullandığı her enstrumanda insan sesini süslemek için çeşitli uğraşlar göstermişler. Ama amaçları hiçbir zaman insan sesini yakalamak olmamış. Amaçları sadece insan sesini süslemek olmuş.

*Brüksel günlerimden bahsetmeden geçmeyeceğim tabii ki:)